Kent belleği ve tesadüfler

Hüseyin Dinçol
4 min readAug 30, 2022

--

Bu yazıyı Can Egeli ismini duymamın kısa bir zaman sonrasında yazıyorum.

Yazma işi çoğu insanda olduğu gibi bana da güç geliyor. En basit şekliyle de olsa öncesinde yapılan araştırmalar ve okumalar, kalem kağıt ya da bilgisayar karşısına geçerek oluşturulan taslaklar.. Bunun için de Barbara Oakley’in “Etkili Öğrenme Yöntemleri” isimli kitabından öğrendiğim ”taslakları ekrana bakmadan yazma” yöntemini uygulayarak hemen yazmaya girişiyorum.

Can Egeli ile henüz adını duymadan çok önce tanışıyorum. Lisede, dersten çıkıp eve döndüğüm bir akşamüstünde yol kenarında oturan esmer tenli bir amca dikkatimi çekiyor. Dinlenmek için yanına oturmamdan hemen sonra sohbet başlıyor ve anlattığı birçok şeyin arasında, hemen karşımızda duran ve ilçemin sabitleşmiş sembollerinden biri olan anıtın öyküsünü de anlatıyor. İnşaatında işçi olarak çalıştığını, esas olarak süngüyü temsil ettiğini ve belli belirsiz mimarı sevdiğinden bahsediyor. Ardından da ekliyor: Sonra duyduk, kendini öldürmüş..

O zaman hiç düşünmemiştim o mimarın adını ya da kim olduğunu.

Tire 4 Eylül Kurtuluş Anıtı

Şimdi de bu sohbetten yıllar sonraya, şu fotoğrafı çektiğim 26 Ağustos tarihine geliyoruz.

Pazaryeri binasının ilk inşa edildiği hali

Ne olduğunu çok anlamasam da yapının etrafındakilerden ayrıldığını (belki de bu zamana kadar şu haliyle görmediğim için) hemen fark ediyorum ve usulca fotoğrafını çekiyorum.

Pazaryeri binasının ilk inşa edildiği hali
Pazaryeri binasının yakın zamana kadarki hali

Fotoğrafın üzerinden geçen birkaç ayın ardından hemen yanındaki binada gördüğüm bir mimarlık ofisinin tabelası dikkatimi çekiyor. Ofise girdiğim sırada bir müşterisiyle görüşen Ayşe Hanım görüşmesini sonlandırıyor. Bense küçük bir soru için görüşmesini sonlandırdığım için mahcup bir halde karşıdaki tadilat halindeki yapının mimari bir değeri olup olmadığını, belediyenin nasıl bir planı olduğunu bilip bilmediğini soruyorum. Bana ne olacağını bilmediğini, ancak belediyenin eski bir yapı olmasından dolayı yıkmadığını bildiğini ifade ediyor ve ekliyor: Mimarı Can Egeli isminde yıllar önce burada yaşamış biriymiş. Sonra da yurtdışına çıkıp orada çalışmalar gerçekleştirmiş… Can Egeli ismini ilk o zaman duyuyorum işte. Daha o zaman aklımdan araştırmak geçtiyse de unutuyorum ve yine aylar sonra o isme bakıyorum Instagram’da gördüğüm bir post üzerine. İsmini araştırdığımda görüyorum ki Can Egeli sadece ilgimi çeken bu yapının (pazar yeri) değil, (Bu bilgiyi de Ayşe Hanım paylaşmıştı) aynı zamanda şehre kimliğini kazandıran daha birçok yapının da sahibiydi.

Yaptığım aramalar beni iki yazıya götürüyor. Biri Evrensel yazarlarından Cengiz Bektaş’ın hatıratına, diğeri de Can Egeli’yi yakından tanıyan bir dostu ve Dokuz Eylül Mimarlık Fakültesi’nin kurucu öğretim üyelerinden olan Prof. Dr. Doğan Tuna’nın onun hakkında kaleme aldığı uzun bir anma yazısına..

Doğan Tuna; hikayesine İTÜ’de başlayan Can Egeli’nin nasıl İzmir’in bu küçük kasabasına geldiğini, kendisini de buraya nasıl çektiğini ve sonrasında hayatın kendilerini sürüklediği yolculuktan bahsediyor. Yazısında yukarıda paylaştığım pazar yerinin ilk halini de paylaşıyor.

Pazaryerinin ilk hali ve yanda Can Egeli

Prof. Dr. Tuna’nın yazısında bahsettiği ve Can Egeli’nin inşa ettiği diğer birkaç yapı da şunlar:

Tire’nin yetiştirdiği son dönem ressamlarından Seha Gidel’in adını almış olan eskinin kültür merkezi, şimdinin sinema binası.

Tire Seha Gidel Sineması (Eski Kültür Merkezi)

Seha Gidel Sineması’nın uzantısındaki Tire Kent Müzesi. Çocukluğumda yapının geri kalanından ayrı şekilde kütüphane olarak hizmet veriyordu. Bugünse içinde yorgancılıktan keçeciliğe, Tire’ye özgü beledi dokumacılığından (dokuma yöntemi) semerciliğe birçok unutulmaya yüz tutmuş mesleğin ve kentin geçmişine ve insanlarına ışık tutan eserlerin olduğu bir müze.

Tire Belediyesi Kent Müzesi

Belki de yaşayanların ihtiyaç duyacağı yapıları tasarlayan mimardan en son beklenecek bir yapı olan asri mezarlık kapısı.. Kapının inşasında yöreye has bir malzeme olan kayrak taşı kullanılmış.

Tire Asri Mezarlık

Can Egeli’yi araştırırken karşıma çıkan bir diğer ilginç bilgi de İTÜ Taşkışla Kampüsü’nde yer alan Mimar Sinan büstünü de onun yapmış olması :)

İTÜ Taşkışla Kampüsü’nde yer alan Mimar Sinan büstü

Mimarın hakkında tüm bu okuduklarımın ardından hep yanından geçtiğim, hayatımdan bir parça taşıyan bu yapılar yeni bir anlam kazanıyor. Bu ister sadece ilgimi çeken birkaç yapının ardını araştırma isteği, ister hiç beklemediğim tesadüflerin sonucu isterse de gün be gün yok oldukça bizim de hatırlamaya daha çok ihtiyaç duyduğumuz geçmişin ve kent belleğinin çırpınışı olsun.

Hatırlanmaya değer olanlardan birini daha tanıdığım ve ürettikleriyle dünüme, bugünüme dokunan ve yarınlara da dokunacak olan Can Egeli’ye saygıyla..

|Hüseyin Dinçol

Kaynakça:

https://www.evrensel.net/yazi/83224/can-egeli

--

--